Plasenta, hamilelik sırasında fetüsün beslenmesinden ve korunmasından sorumlu olan bir organdır . Geçici bir organ olması bakımından benzersizdir; hamilelik sırasında fetüsün yanında büyür ve daha sonra doğumda fetüsle birlikte dışarı atılır.
Plasenta, anne ve bebeğe ait iki dolaşım sistemini birbirinden ayıran bir organdır. Bir sperm tarafından döllenen yumurta hücresi (zigot) ikiye, dörde ve sonra sekize bölünerek hızla büyümeye başlar. Bunun için çok miktarda besine ihtiyaç duyar. Besin maddelerini anneden alabilmek için, embriyo hücrelerinden bir kısmı plasentayı oluştururlar. Plasenta, trofoblastik hücreler ile oluşmaya başlar.
Plasenta, gelişmekte olan fetüsü gebelikten sonra yaşayacağı dünyaya hazırlamak için annenin çevresine çok duyarlıdır. Annenin diyeti veya çevresel kirleticiler gibi dış ipuçlarına yanıt olarak işlevlerini ayarlayabilir ve bu da daha sonra fetal gelişimi değiştirebilir.
Plasentanın İşlevi Nedir?
Plasentanın işlevleri şunları içerir:
- Fetüsün yeterli oksijen alması için gaz değişimine izin verir.
- Fetüsün yeterli beslenmesine yardımcı olur
- Fetüsün vücut ısısını düzenlemeye yardımcı olur
- Annenin vücudu tarafından işlenmek üzere fetüsten atıkları uzaklaştırır
- Enfeksiyona neden olabilecek bazı mikropları filtreler
- Antikorları anneden fetüse aktararak bir miktar bağışıklık koruması sağlar.
- Annenin vücudunu hamileliği desteklemek için hazır tutan hormonlar üretir.
O halde plasenta esasen fetüs için çeşitli organ sistemlerinin işlevine hizmet eder, çünkü fetüs rahmin içindeyken yemek yiyemez, nefes alamaz veya atıkları ortadan kaldıramaz!
Plasenta anneyle bebek arasındaki besin, oksijen ve diğer maddelerin alışverişini sağlayan yapıdır. Plasenta yeni hücre gruplarının yani dokuların oluşması için gerekli olan besinleri ve oksijeni özenle seçer ve bunları bebeğe taşırken, atık maddeleri ayırarak onları da annenin vücuduna gönderir. Plasentanın hayati bir görevi de bazı hormonları üretmek ve bu hormonların salgılanmasını sağlamaktır. Bunların yanı sıra bazı zararlı maddelerin dölüte ulaşmasını geciktirerek veya engelleyerek onun korunmasını sağlamaktadır.
Bebekte birikmiş olan üre gibi çok gereksiz maddelerin annenin dolaşımına geçmesini de sağlar. Plasenta anne ve cenine ait iki dolaşım sistemini kusursuzca ayırır. Gazlar, besin maddeleri ve atıklar anne ve ceninin kanları arasında değiş tokuş edilir. Fakat amniyon sıvısı ve ayrı dolaşım sisteminden oluşan bu fiziksel bariyerler bebeğin hayatta kalması için yeterli değildir. Bunlar ancak kısmen başarılı olabilir. Plasentanın yeterince gelişmemesi, hastalığı ve iyi çalışmaması fetüs için hayati rol oynar. Bu sıvı sayesinde, hem anne ve çocuk birbirlerinden faydalanırlar hem de korunmuş olurlar.
Rahmin içi, cenini koruyan amniyon sıvısı ile kaplıdır. Amniyon sıvısı olmadan bir bebeğin anne karnında gelişmesi mümkün değildir. 12 haftalık olduğunda ceninin kendi kan dolaşım sistemi gelişmiştir. Ancak oksijen ve besinlerin alımı, karbondioksit ve atıkların gönderilmesi için halen annesine bağımlıdır. İki dolaşım sistemi arasındaki değiş tokuş kanlar karışmadan gerçekleşmelidir, yoksa sonuç ölümcül olabilir.
Plasenta 15 – 20 santimetre çapında oval bir disk şeklindedir gebeliğin dördüncü ayında gelişimini tamamlayarak sonuna doğru 500-600 grama kadar ulaşır. Kalınlığı da 2-5 santimetre kalınlığı aralığında değişir. Karmaşık bir yapıdadır. Plasentanın yapısına daha yakından bakıldığında, bu duvarı oluşturan trofoblast hücrelerinin kan için özel olarak tasarlanmış bir bariyer oluşturdukları görülür.
Plasenta Nasıl Çalışır?
Embriyo, annenin dokularıyla çok yakın bir bağlantı içindedir. Bir yandan anneden gelen kanın içindeki maddelerle beslenirken, bir yandan da annenin savunma hücrelerinin tehdidi altındadır. Çünkü embriyo annenin vücudunda düşman kabul edilebilecek yabancı bir madde gibidir. Dolayısıyla besinlerle birlikte anne kanındaki savunma hücrelerinin embriyoya ulaşmaması son derece önemlidir. Ancak plasenta, annenin kanında bulunan savunma hücrelerinin embriyonun tarafına geçmesini engelleyen özel bir tasarıma sahiptir. Annenin kanından alınan oksijen, besin maddeleri ve mineraller bu ince aralıklardan geçerek embriyoya ulaşır. Ama savunma hücreleri daha büyük oldukları için bu aralıklardan geçmeyi başaramazlar.
Aşağıdaki şema fetal kan damarlarının plasentaya nasıl sızdığını göstermektedir. Aynı zamanda annenin arterlerinin plasentaya nasıl nüfuz ettiğini de gösterir. İkisi arasındaki plasental doku, bir tür filtrasyon sistemi görevi görür ve çoğu hücrenin bariyerden geçmesini önlerken besinler, antikorlar ve gazlar gibi maddelerin bunu yapmasına izin verir:
Plasenta ile bebek arasındaki bağlantıyı sağlayan göbek kordonu ise üç adet damar içermektedir. Bunlar bir kalın toplardamar ve iki daha ince atardamarlardır. Atardamarlar, toplardamarın etrafına helezon şeklinde sarılmıştır. Toplardamar, plasentadan gelen kanı bebeğe ulaştırırken, bebekteki artık maddeleri de atardamarlar anneye ulaştırır. Bu damarlar jöle kıvamında bir madde tarafından sarılmıştır. Bu jelin önemli bir görevi vardır. Göbek kordonunun kıvrılması ve kırılmasını engeller. Bu özel yapı sayesinde göbek kordonunda gerçek bir düğüm olsa bile kordon tam anlamıyla sıkışamaz.
Plasenta nerede?
Rahim duvarınıza üst, yan, ön veya arkadan tutturulur.
Plasenta ile ilgili sorunlar olabilir mi?
Plasental bozukluklar, hamilelik sırasında hem fetüs hem de anne için ciddi sağlık komplikasyonlarına neden olabilir . Anormal fetal gelişim, büyüme kısıtlaması, malformasyonlar, düşük veya ölü doğumla sonuçlanabilir ve hatta annenin hayatını tehlikeye atabilir .
Plasenta previa olarak bilinen bir durum , plasenta uterusun dibine yapışırsa ortaya çıkar. Bu durum genellikle gebelik ilerledikçe kendiliğinden düzelir, ancak doğum sırasında plasenta rahim ağzını kapatıyorsa sezaryen gerekli olacaktır.
Plasenta akreta , plasenta uterusa yapışmazsa veya uygun şekilde takılmazsa oluşur, bu da ağır kanamaya neden olabilir ve yaşamı tehdit edebilir.
Plasental abruption yaşarsanız , plasentanın doğumdan önce erken rahimden ayrıldığı anlamına gelir. Bu durum, besinlerin bebeğe verilmesini etkileyecek ve bebeğin erken doğumunu gerektirebilir.
Doğumda ortalama 55 santimetre uzunluğunda olan bu göbek kordonu kesildikten sonra bebeğin plasentaya olan bağımlılığı biter ve ilk ağlamayla akciğerleri havayla dolar. Plasenta, genellikle bebeğin doğumundan sonra yaklaşık 10-15 dakika bir süre içerisinde ayrılır ve sonrasında doktor ya da ebe yardımıyla alınır. Bebekle birlikte doğduğu için halk arasında bebek eşi olarak adlandırılmaktadır. Plasenta bazen rahime bitişik halde görülür ve kendiliğinden ayrılmaz. Bu tür durumlarda doktor elle ayırır ya da daha zorlu bir tablo ile karşılaşmışsa ameliyatla bile rahimden dışarı alması gerekebilir.