Hamile olmak, günlük yaşamınızı etkileyen birçok değişikliğin olduğu, öngörülemeyen olayların olduğu bir aşamadır. Birçok kadının hamilelikleri konusunda endişeli olduğunu görmek yaygındır. Hamilelik, birçok fiziksel değişikliğin yanı sıra bir takım duygusal ve zihinsel değişiklikleri de beraberinde getirir. İşte hamilelikle ilgili korkuların en yaygın nedenlerinden birkaçı ve bunların üstesinden gelmek için ipuçları.
Gebelikte Korkuların Yaygın Nedenleri
Doğmamış bebeğin sağlığı, anne adayı için en yaygın endişe nedenidir. Bu, onu gerçek bir korku haline getirebilecek birkaç tetikleyici tarafından abartılıyor. Bu tetikleyiciler şunları içerir:
- Sırt ağrısı
- Karın ağrısı
- Doğum sancısı
- Anne adayının etrafındaki insanlardan duygusal ve fiziksel destek eksikliği
- Önceki zor bir hamilelik vakası
- Düşüklerin olması
- Televizyonda bazı hamilelik hikayeleri
- Genel sağlık durumu kötü olan kadınlar
- Sabit bir geliri olmayan kadınlar
Korkunun temel nedenini belirlemek, onunla savaşmanın ilk adımıdır.
Hamilelikte Sık Karşılaşılan Korkular ve Onlarla Başa Çıkmanın Yolları
1. Düşük
Her dört gebelikten birinin düşükle sonuçlanması, hamile kadınların büyük korkusudur. Aslında bu, mide bulantısı ve sabah bulantısı ile birlikte vücutta en fazla fiziksel değişikliğin meydana geldiği ilk üç aylık dönemde en yaygın korkulardan biridir. Bu korkuyla başa çıkmanın en iyi yolu doktorunuzla ve diğer uzmanlarla konuşmak ve endişelerinizi açık bir şekilde tartışmaktır.
2. Bebek İçin Beslenme Eksikliği
Bu korku genellikle sabah bulantısından kaynaklanır. Bu korkunun arkasındaki mantık, hamile bir kadın yiyecekleri yiyemiyorsa, gelişmekte olan bebeğin düzgün büyümesi için yeterli beslenememesidir. Sabah bulantısı kontrol altına alınamıyorsa, doktorunuzdan tavsiye almalısınız. Bununla birlikte, bebeğinizin rezervlerinizden gerekli besin düzeylerini aldığından ve siz aç hissediyor olsanız da, fetüsün büyük olasılıkla gayet iyi durumda olduğundan emin olabilirsiniz.
3. Prematüre Bebek
Yaygın bir endişe, erken doğum korkusu ve bebeğin erken olması nedeniyle üstesinden gelmek zorunda kalacağı komplikasyonlardır. Bununla birlikte, tüm bebeklerin sadece %1’i erken doğar. Düzenli kontrollerinize gittiğinizde doktorunuz herhangi bir düzensizlik olup olmadığını kontrol edecek ve bir sorun tespit edildiğinde müdahale edecektir. 26. haftadan sonra erken doğan bebeklerin çoğu hayatta kalır ve 30. haftadan sonra doğan bebeklerde ciddi bir komplikasyon görülmez .
4. Doğum Ağrısı
Bu korkunun bebekten çok anneyle ilgisi var. Genellikle bu korku, diğer arkadaşlardan ve hatta internette korku hikayeleri duymaktan kaynaklanır. Ağrı konusunda çok endişeliyseniz, seçeneklerinizi doktorunuzla tartışabilirsiniz. Doktor ve ekibinin doğum sırasındaki ağrınızı yönetmenin birçok yolu vardır ve doğumunuz için bir plan belirlemeden önce her seçeneği keşfedebilirsiniz.
5. Bebeğe Zarar Veren Stres
Hamilelik sadece korkuları değil, aynı zamanda bir dizi sorun hakkında stresi de beraberinde getirir. Yeni bir üyeye finansal olarak uyum sağlamaktan, hamilelik sırasında nasıl yemek yenileceğini bilmeye kadar, endişelenecek çok şey vardır. Ancak bazı anneler stresin bebeğine zarar vereceğinden endişe duymaktadır. Bu tamamen doğal olsa da, stres seviyelerini azaltmanın da bir o kadar kolay olduğunu bilmelisiniz. Doktorunuzun tavsiyesi ve uzman bir uygulayıcının rehberliğinde bir meditasyon sınıfına katılın veya doğum öncesi yoga yapın. Yakında stres seviyelerinizin daha yönetilebilir olduğunu göreceksiniz.
6. Sağlıksız Bebek
Çoğu anne, doğduktan sonra bebeklerinin sağlığı hakkında endişelenme eğilimindedir. Yaşam kalitelerini etkileyebilecek bir kusur veya doğuştan gelen bir hastalıkla doğabilirler. Bu durumların çoğunun rutin kontrolleriniz sırasında tespit edilebileceğini unutmayın, bu nedenle böyle bir duruma hazırlıklı olursunuz. Modern tıpta atılan adımlar ile doktorların düzeltemeyeceği pek bir şey yoktur.
7. Fetüse Zarar Vermek
Anne adayları, uykuları sırasında yuvarlanabileceklerinden, düşebileceklerinden veya bebeğe zarar verebilecek herhangi bir aksiliğe karışabileceklerinden endişe duyarlar. Bununla birlikte, fetüsün amniyotik sıvı olarak bilinen bir sıvıyla kaplı olduğunu bilerek içiniz rahat olmalıdır. Bu sıvı sadece fetusa besin sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bir şok emici görevi görür. Düzenli bir düşme veya aksiliğin fetüsü etkilemesi olası değildir ve bebeğinizin iyi olacağı kesindir.
8. İyi Bir Anne Olmak
Günümüz çağında en büyük endişelerden biri bebeğinize iyi bir anne olamamaktır. Kadınlar, bebek bezlerini değiştirmek veya beslenmek gibi şeyleri nasıl yapacaklarını veya bebekleri hastalanırsa ne yapacaklarını nasıl bilecekleri konusunda endişelenirler. Bu korkular çok gerçek ve doğal olsa da, ebeveyn olarak yolculuğunuzda yalnız olmayacağınızı bilmelisiniz. Partneriniz olmasa bile, ihtiyacınız olduğunda yardım ve tavsiye vermek için ailenize ve arkadaşlarınıza güvenebilirsiniz. Ayrıca çocuğunuzun sağlığı ile ilgili sorular sormanız için doktorunuza da sahip olacaksınız. Hamilelik sırasında sahip olduğunuz zamanı, annelikle ilgili kitaplar okumak için kullanın, yalnızca ne bekleyeceğinizi öğrenmek için değil, aynı zamanda iyi bir anne olamama konusundaki korkularınızı gidermek için de kullanın.
Hamile olmak canlandırıcı ve neşeli olsa da, birçok korku ve endişeyi yüzeye çıkarabilir. Bu korkularla başa çıkmanın ve kendinizi stresten uzak tutmanın en iyi yolu, etrafınızı sizin ve bebeğinizin çıkarlarını göz önünde bulunduran bir destek sistemi ile kuşatmaktır. Gebelikte yaşanan korkuları yenmenin basit bir yolu, doktorunuzla onlar hakkında konuşmaktır. Doktorunuz sizi bu korkuların bazılarıyla başa çıkmaya hazırlayabilir veya rahatlatabilir. Özellikle internette dolaşan korku hikayelerini çok fazla okumayın. Kendinizi pozitiflikle kuşatmayı unutmayın ve hamileliğinizin sizin için güzel bir deneyim olacağından emin olabilirsiniz.
